Ülkemiz gerçekten dünyada en çarpık siyasi ve toplumsal düzenine ve en sahte vatanseverlik ilişkilerine sahip olan tek ülke muhtemelen.
Her alanda sahtelik, ilkesizlik ve tutarsızlıklar var. Kamunun yani halkın ortak değerlerinin, malının, mülkünün, kaynaklarının göstere göstere birilerine peşkeş çekildiği bir düzen şu iletişim ve bilgi çağında bile devam ediyor ve hala durduramıyoruz bunu.
Üstelik bu düzene kendine en halkçı diyenlerin de ortak olduğunu görüyoruz çünkü onların da topyekün halka ihanet ettikleri bir siyasi ekonomik ilişkiler düzen var. Bu yüzden bu soygun ve yağma düzeni bulmuyor.
Bu düzen öyle bir soygun ve yağma düzeni ki, bu sadece milletvekili maaşları, fahiş yol köprü ücretleri veya lüks iktidar kaynaklı kamu harcamaları ile de sınırlı değil, siyasetin her seviyesinde her türlü kamu harcamları ile ilgili olan bir sorun ve çok az kişinin gerçekten şikayet ettiği bir durum bu.
Ülkemizde malum 22 yıllık iktidar döneminde çok ciddi kamu kaynaklarının, kamunun işletmelerini satıldığı ve madenlere kadar herşeyin yağmalanıp israf ve talan edildiğini ve kamuya ait kaynakların yabancılara ve yandaşlara peşkeş çekildiği şeklinde tartışılan büyük bir tartışma zaten var.
Artık Sayıştay gibi kurumlarında yandaş atamaları ile devreden çıkarıldığını savunan bu yüzden bu konuda kanunen de pek bir şey yapılamaduığını da tartışıyorlar. Ya da muhalefet bu konuda yeterince bir şey yapmıyor ve halka anlatmıyor.
Kamu kaynaklarının sömürülmesine dair bu manzaranın da sadece iktidar değil, muhalefet yani belediye tarafında da aynı olduğunu son yıllarda tartışlıyor. Muhalefetin kazandığı büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyeleri ile ilgili çok ciddi israf ve yolsuzluk iddiaları görüyoruz.
Bu iddiaların ötesinde zaten görünen bazı şeylerden muhalefet belediyelerinde de müthiş bir kamu kaynağı israfı ve yanlış yerlere kullanımı söz konusu.
Belediye Konser ve Etkinlikleri İle Halkın Parasının Yandaş Sanatçılara ve Organizasyon Firmalarına Aktarılması
Pandemiden bu yana malum ülkemizde müthiş ekonomik kriz ve bundan kaynaklı açlık ve yoksulluk var. Barınma ve temel gıda ihtiyaçlarına ulaşamakta çok zorlanan on milyonlarca insan söz konusu.
Bu konuda muhalif belediyeler yoksullara karşı belirli katkıları yapar gibi gözükürken, öte yandan gereksiz kaldırım yenilemeleri yol asfaltlama veya kültür sanat adı altında bir yandan da rutin şekilde halkın parasının belediyenin kaynaklarının muhalifi belediyenin yandaşlarına aktarma anlamında da işlerini aksatmadan devam ediyorlar. Bunların başında belediyelerin kamuya sunduğu ücretsiz konserler ve etkinlikler kültür sanat faaliyetleri geliyor veya belediyelerin yaptıkları mal ve hizmet alımları ile yapılıyor bu para transferi.Özellikle muhalif belediyelerde Atatürkçü, laik, modern ve çağdaş gözükmek adına çeşitli kültür sanat konser ve etkinlikler ile yandaş sanatçı, firma ve yazarlara belediyeden büyük paralar verilerek büyük organizasyonlar yapılıp, bu etkinlikler için yiyecek, içecek, salon, ışık ses salon masrafları altında kaynaklarımız yandaş firmalara yaptırılıyor.
Muhalif belediye konserlerine her yıl aralıksız çıkarılan sanatçılara 1-2 saatlik performans için milyonlarca TL paralar veriliyor ve bunlar normalmiş gibi devam ediliyor.
İşin en kötü kısmı bunu kendine en çok halkçı diyen muhalif CHP belediyeleri yapıyor.
Cefasını Nene Hatunlar çekti Sefasını Şevval SAMLAR Sürüyor
En son Şevval SAM'ın yapacağı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konseri için İzmir belediyesinin organizasyon dahil 5 milyon tl harcayacağı ortaya çıktı ve nihayet bu konuda ciddi ilkesel bir tartışma başladı kamunun parasının nasıl çarçur edilip birilerine harcandığı konusunda.
Bu gerçekten inanılmaz bir bütçe şu koşullarda ve dahası ilkesel olarak çok yanlış, Cumhuriyet bayramı veya kamuya dair ortak bir değer konusunda yapılan şeylerde sanatçılara para verilmesi tam olarak bir vahşi kapitalist bir ülkede olabilecek bir soygun türü.
Ve işin kötüsü Berna Laçin gibi bir kaç kiş dışında kimse olaya ilkesel bakmıyor ve hiç bir siyasi parti TİP bile çıkıp 'ya bu ne saçmalıktır belediye konseri diye bir şey mi olur ve olsa bile bu yandaş sanatçılarak para aktarmak için mi kullanılır' demiyor.
İlkesel olarak, eğer bir belediye bir etkinlik yapacaksa bunun için gerekli olan ses ve ışık sistemi gibi şeylere ihtiyaç varsa belediyenin kendi öz sermayesi ile bunlar bir kez alınır ve her yıl her etkinlikte kullanılır. Ancak kurulum ve benzeri hizmetler için hizmet alınabilir. Bunun için her sene milyonlarca liralık ihale açılmaz.
Ve daha ilerisi toplumda çoğunluk tararafından beğenilmeyen sanatçıları neye göre halkın karşısına çıkarıyosunzu seçip. Mesela Şevval Sam'ı İzmir'in yüzde kaçı seviyor ki onu seçiyorsunuz? Bu anlamda günümüz şarkıcılarını kimi seçerseniz seçin çoğunluk beğenmediği için ona konser verdiremezsiniz.
Özetle Türkiye muhalif halkçı belediyelerin kamuya hizmet adı altında yandaşlara soydurulduğu bir düzeni çoktan benimsemiş durumda ve Ekrem İmamoğlu Mansur Yavaş gibi öne çıkan isimler bile bu soyguna dur demiyor.
Bu tür şeylerin batıda sosyal devlet ilkesi olan bir ülkede olması mümkün değildir. Buna kendisine halkçı diyen seçmen kesiminin de susması tam bir gaflet ve ihanettir.
0 تعليقات