Endüstiyel hayvancılıkla yılda milyonlarca küçük büyük baş hayvan, adeta pskikolojik ve fiziksel işkence ile boyutları kadar alanda hapis hücre hayatı ile zorla tıka basa yedirilip ışık, koku ve pislik işkencesi büyütülüp sonrasında acımasız yöntemlerle katır kutur kesilirken tek dertleri iğne ile öldürülecek köpekler? Yerseniz. Neden acaba? Çünkü onları sığır ve tavukları hapur hupur steak ızgara yiyebiliyorlar ama köpekleri henüz yiyemedikleri için onlara karşı böyle iştahsız ve sevgi dolular.
Malum
köpek sorunu ülkede artık dayanılmaz bir noktaya geldi ve iktidar da
yıllarca hayvansever denen malum kesimin oyunu da kaybetmemek ve muhtemelen bu insanların saldırgan olmasından dolayı onları kızdıracak bir karar almaktan kaçıp, bir tür kendilerine ve ailelerine de ve topluma da
zarar gelmesin diye bu soruna radikal bir çözüm üretmiyordu. Çünkü
hayvanistlerin terörist gibi eylemler yapabileceklerini iktidardakiler de biliyor, çünkü bizim korkak merkez sağ
siyasetçilerimiz her tehlikeyi öngörüp kötünü kollamayı çok iyi bilir. Bilenler bilir 90'larda Panter Emel diye bir kadın çok
öne çıkıyordu ve herkesi korkutmuştu.
Bu sıkıntı ve çok ilkel kaldığımız konuda radikal bir çözüm için uzun zamandır halkın bir talebi vardı, ama seçimler ve oy sebebiyle de iktidar ve muhalefet tarafından görmezden geliniyordu. Zaman geçtikçe köpek saldırısı ile ölen ve yaralan insan sayısı artık çok fazla olduğu ve halk da bu konuda iktidarı pasif ve korkak olmakla suçladığı için, iktidar artık itlaf dahil her türlü çözümü düşünmeye başladı; çünkü yerel seçimlerde oy kaybetmenin tadını en sert şekilde alan iktidar artık hiç bi alanda halkın oy kaybettirecek tepkisini istemiyor gözüküyor.
Bu çözümler arasında asla olmaz denen itlaf da var ve itlaf çözümüne ise en yaygaracı şekilde başta anı sanı bilinmeyen itperestliğe varan hayvanistler ve sanatçı, sosyete takımı ve sosyalist sol ve sol liberal kesimden sert tepkiler geldi ve bu konuda öne çıkan bir kaç şuursuz açıklama da gündemde peşpeşe öne çıktı ve kamuoyu bu minvalde yapılan algı yanılması ile gidiyor.
Bunların birincisi, adı sanı pek bilinmeyen muhtemelen bar şarkıcısı olan bir sanatçının "hadi
sıkıyorsa uyutmaya çalışın bakın neler oluyor" tehdidi ikincisi ise, süper star denen ölmez ama öldürür şarkıcımızın "uyutacaksanız
beni de uyutun" çıkışıydı ve bu iki çıkış en çok kokoş sosyete veya buhranlı yalnız kadın diyebileceğimiz tipleri ve köpek dilenciliği ve mama üzerinden zenginleşen soytarıları iyice harekete geçirdi.
Çünkü Yıldız Tilbe'nin o kalan diğer sanatçılar gibi "ulan ahiret varsa en azından Allah'ın dilsiz kullanırını savundum onlara hizmet ettim der ordan yırtar ve cennete girerim" diye sahtekarca ve uyanık bir zihniyeti yok veya sanat camiası içindeki yalnızlıklarını ve insanlardan bıkkınlarını köpeklere sararak onlar üzerinden manipüle etmiyor...
Bu Sanatçı Sosyete Liberal Sol Takımı Neden Bu Kadar Hayvancı ve İki Yüzlü?
Az buçuk bu sanat sepet takımının reel ve iç dünyasını
bilenler bilir ki, bunlar genelde bir şeyleri bir başka şeyle örtmede yani manipüle etmede uzmandırlar. Çünkü ülkede hukuk ve demokrasi pek olmadığı
için bu sanat sepet takımı kendisini her zaman tehdit altında görür ve kendini koruyacak başka şeyler ararlar. 80'lerden beri darbe ile hukuk ve demokrasi de rafa kaldırıldığı içinde meydan mafyalara kalmış ve mafyalarda en çok para olan bu alanda sanat ve spor alanında hüküm sürüyor ve sanatçılara belli sınırlar çizdiği sınırlarda
yaşıyorlar ve ona göre pozisyon alıyorlar ve sanat sepet takımı da bu sınırlar içinde en güvendikleri şeyler paraları ve hayvanlar oluyor. Çünkü insanlardan nefre eder hala geliyorlar mafyatik ve kanunsuz bir sektörde iş yapıp yaşadıkları için.
Bazen toplumda konu hayvan veya doğa olduğunda ise, bu sanat sosyete sepet takımı hemen ortaya atılıyor aşırı bağ kurdukları hayvanları ve doğayı arkada gerçek dünyalarını pisliklerini gizleyecek bir şey olarak görüyorlar.
Bu buhranlı kesimin topluma şirin gözükmek ve melek insanı oynamak gibi bir alışkanlıkları da var zaten bu sosyete ve sanat takımının ve bunu bedava bir PR olarak kullanıyorlar ve arkada gerçek hayatlarında mafaya ile ile olan ilişkilerini veya vergi kaçırmadan tutun ve gece hayatı ve özel hayatlarındaki her türlü çarpık ilişkileri ve sahte hayatlarını toplum önünde görünmez hale getirecek şeylere daha naif bu tür şeylere hemen dört kolla sarılıyorlar.
Bunlar yeri geliyor belediyelerin halk konserleri oluyor, yeri geliyor hayvan veya doğa hakları oluyor ve başka konularda öne çıkmayan bu sanatçılar hayvanlar ve doğayı gelecekte kendilerine birer tehdit olarak görmedikleri için hemen oraya çadır kuruyor parselliyorlar ve hayvanı ve doğayı kendi kirli yaşam pozisyonalrını örtmek için kullanmaya başlıyorlar.
Halka
gerçek anlamda karışmadıkları, sahneden üstten baktıkları ve halktan izole sırça bir köşkte
muhtemelen bir hayvandan bile ilgi görmeye muhtaç histerik hayatlar yaşadıkları için köpeklerle ve kedilerle
özel bağlar kurmaya çalışıyorlar ve giderek öncelikler insanla empati kurmak değil hayvanla empati kurmak oluyor ve sonuçta bir nevi insan dülmanı hayvan şövalyesine dönüşüyorlar.
Bunun sonucunda tabii ki hepsinin bir veya birden fazla süs köpeği ve cins kedileri var, bu histerik sorunlu hayat algıları bu tür halkı ilgilendiren konularda depreşiyor ve insanla empati kuramadıkları için hayvanla empati kurarak gerçek dışı saldırgan tepkiler gösteriyorlar.
Çoğusunun hayatta sokakla bile işi yok ya AVM
otoparkına arabalarıyla park ediyor, girip alışveriş yapıyoarlar veya
villalarına araba ile girip çıkıyorlar oradan stüyo veya konserlere gidiyor ve beach clublarda özel şezlonglarda çeme ve bodrumda 3-5 ay tatil yapıyolar ve ayakları gerçek mahalle ve sokak anlamında kaldırım sokak görmüyor
Peki hayatlarında sokak hiç yer almadığı halde, bunlar nasıl sokak hayvanı savunucusu oluyor ve hatta hayvanların barınaklarıa alınmasına bile karşı çıkabiliyorlar?
Gelelim liberal sol ve sosyalist komunist sol takımın hayvancı gözüken sahteliğine. %95 i vegan değil bu takımın, ve zenginler gibi sınırsız et yiyemedikleri için daha çok sosyalistler, ama hepsi sıkı birer hayvan hakları savunucusu nedense? Endüstriyel hayvancılıkta işkence ile büyütülen milyonlarca hayvanların etlerini ilk fırsatta löpür löpür götüren bu takım nedense sadece köpek ve kedileri koruma derdindeler.
Burda da hastalıklı bir durum söz konusu elbette. O da şu ki, bu zevat elit olma amacıyla ya da modern aydın olma derdiyle o her gün yatıp kalkıp savundukları iskandinav ve batı ülkeleride olmadığı halde Türkiye'de "sokak hayvanı olur"u savunuyorlar.
Bunlarda; "sokak nedir?" daha doğrusu varoş ve mahalle kırsal nedir pek bilmediği içi topluma elit gözükmek için varoşun, kırsalın ve mahellenin savunduğundan ayrışmak için sırf sokağın varoşun mahellenin tam zıttını politik olarak savunuyorlar ve rasyonel ve halkçı bir bakıç açıları da yok. Tek dertleri var modern aydın ve elit gözükmek ve toplumda çoğunluktan ayrışmak.
Kısaca, "her gün sapıklar caniler tarafından öldürülüyorsunuz, tecavüz ediliyorsanız bir de köpekler tarafından öldürülseniz ne olur sanki, çocuklarınız köpek saldırı sonucu aynaya bakamayacak hale gelse, sokak köpeğinden kaçarken kamyon altında kalsa bacağı kopsa ne olur sanki" diyor
Bir diğer grup var ki onları pek yazmayada değmez çünkü analzi etmeye değecek bakışları yok ama gene de bir kaç şey yazalım.
Bunlar tamamen makro politik sebeplerle pozisyon alıyorlar ve halkla tam bir ilişkileri yok..
Ümit ÖZDAĞ ve Fatih ERBAKAN tamamen Ak Parti nefretleri karşıtlığı üzerinden veya kişisel tercihleri üzerinden hayvancı geçiniyorlar. Örneğin Ümit ÖZDAĞ emekli vekil maaşı yettiği için 2-3 köpek belsediği için istihbarat güvenlik uzmanı vs derken köpekleri de sadık birer güvenlik asker korumacı sadık görevli birer asker gibi gördüğü için köpekçi bir bakış açısına sahip.
Fatih ERBAKAN'ı analiz etmeye bile gerek yok çünkü babasından gelen takiyyeci bir zihniyeti var. Yani neyi niçin istediği belli değil ve çok iyi gizleyebiliyorlar milli görüşçüler.
0 Yorumlar