Ülkemizde şu an muhalefette olan ve kendilerine muhafazakar iktidarın sürekli din ideolojileri eksenli zorba ve kısıtlı bir düzen dayattığını ve muhafazakarların faşist ve yasakçı olduğunu söyleyen büyük bir kesim var.
Buna elbette tarikatlar ve cemaatlerde oluşan çeşitli adi suçlar, din istismarları ve çoğunlukla "siyasal islamcı" da denen kesimin büyük bir Atatürk, cumhuriyet ve laiklik düşmanlığı da sebep oluyor ve dolayısıyla da bu muhafazakarlara karşı topyeküncü yasakçı ve çözüm olarakta onları tamamen siyasetin ve toplumun dışına atmaya yönelik baskıcı laik argümanlar üretiliyor ve muhafazaklara ait dernek vakıf altındaki dini örgütlenmeleri tamamen dağıtılması ve yasaklaması tek çözüm olarak sunuluyor. Bu yasakçı katı laik anlayış ise maalesef yeni değil çok köklü bir geçmişe sahip..
Aslında kendisi de sağlam yasakçı ve baskıcı olan seküler kesimin anlayışına göre, çözüm kesinlikle bu tür sivil dini örgütlenmelerin tamamen yasak olması.
Oysa "Tarikatlar cemaatler kapatılsın!" demek, aslında bu seküler kesimin topluma baktıkları tek tipçi demokratik olmayan anlayışı da ele veriyor.
Bu bir anlamda bizim anlayışımıza ters tüm sivil örgütlenmeler kapatılsın, yeri geldiğinde siyasi partiler de kapatılısına kadar gider ve bunu her ideoloji ülkede karşı tarafa ve tüm ideolojilere uygulamayı savunur ki ülkemizde olan şeyde budur. Çünkü temelde her ideolojik grup bir tür cemaat/tarikattır ve ve her topluluk ve grup bir şekilde ideolojiktir.
Sadece dini inanç eksenli örgütlenmeleri biz ideolojik olarak tarikat/cemaat ismiyle fişlesek de aslında her STK ya da yasal bir çatısı olmaya her topluluk bir tür tarikat ve cemaattir. Satanistler de bir cemaattir LGBT+ ler de... Kanarya kuşu sevenler kulübü de veya bir spor kulübü de... Hangi motivasyonla neyi temsil edip; devlete ve topluma nasıl baktıkları değişir sadece.
Tarikat ve Cemaatlerin Bu Vahim Halinin Sebebi Faşistleşen Laik Devletçilik mi?
Sonuçta dini örgütlenmeler yasaklansa da kapatılsa da, 100 yıla yakın zamandır dini alanında ve anlayışında mevcut "faşistleşen lalik/seküler baskı ve dayatmalar" yüzünden doğal bir gelişim olmadığı için, o adamın 1500 yıl önceki kız çocuğunu diri diri gömecek anlayışa sahip olmasına da şaşırmak lazım ve o baba 6 yaşındaki kızının yakacak bir anlayışa bir şekilde hapsolacak ve tarikatler yasak olsa da başka şekilde o kızının hayatını yakacak bir yol bulacaktır. Çünkü o baba kendi alanında, din alanında çağa ve insani değerlere göre bir gelişim ve değişimi olmayan tamamen politikleşen bir yapının ürünü veya bir anlamda piyonu olmuş durumda..
Çünkü o babanın kendisini inancı üzerinden örgütlemek ve aidiyet ve güven hissetmek istediği her dini organizasyon, on yıllarca çeşitli genellemelerle kendilerine baskı yapan zülm eden seküler/laik yapıya karşı ailesini de feda edecek şekilde politikleşmiş bir radikal ideolojiye sahip ve bu geçen süreçte dini anlayışı hiç gelişememiş ve 100 değil hatta 1000'lerce yıl tersine giderek bozulmuştur. Çünkü o babayı koruyan dini cemaat ve tarikat kendisini dine ve topluma ve zamana uydurmak yerine kendisini yok etmeye çalışan "seküler/laik" güçlere karşı hamleler geliştirmekle meşgul olmuştur.
Bu yüzden bu suçların yasaklamalarla çözüleceğini düşünenler aslında demokrat ve özgürlükçü olmayan başka tür bir "faşist" ve hatta başka bir tür laik "yobazdır"!
Muhafazakar Demokratlık İdeolojisini Bile Kabul Etmeyen Cumhuriyetçi Laik Kurucu Bir İdeoloji Hiç Bir Ülkede Dindarların Radikal ve Gerici Örgütlenmesini Durduramaz ve Engelleyemez!
Öncelikle bizler bu muhafazakar ve radikal insanların kendi alanlarına dönmeleri ve düşünmelerini ve dindarlık olarak gelişmelerini ve topluma, insanlara ve ailelerine karşı demokratikleşmelerini sağlayacak özgürlükçü bir düzeni savunmalıyız.
Bu yüzden bugün bu vahim olaylar karşısında asıl düşünmemiz gereken şey, aslında bu olan vahim şeylere sebep olanın da aslında geçmişte tarikat ve cemaatlere uygulanan yasakların ve baskıların sebep olmuş olabileceğidir.
Tarikat ve Cemaatler Ancak Özgürlükler İçinde Gelişen Demokrat Muhafazakar Partileri Takip Ederek Gelişir Böylece Demokrasi ve Laikliği Benimser ve Saygı Duyarlar.
#TarikatveCemaatlerKapatılsın demek bu yüzden en tehlikeli ve yok edici radikalleşmenin yolunu savunmak demektir. Yıllarca bu yöntem benimsendiği için gelinen noktada 6-10 yaşındaki çocukların hayatı karartılmıştır.
Çünkü siz eğer dini örgütlenmeleri ve dini faaliyet amaçlı yapıları, bu bir eğitimde kursta olabilir vakıfta eğer siz bunları yasaklarsanız, bu insanlar bu sefer sizinle merdiven altı yapılarla(yurtlarla vb) ve sizinle aynı alanda, politik arenada radikal muhafazakar siyasi partilerle işbirliği yaparak savaşmayı yani aşırı politik olmayı ve politikacılarla hareket etmeyi seçeceklerdir.
Yani siz muhafazakar ideolojiyi kabul etmeyip, üstüne birde tarikat ve cemaati yasaklayınca o insanlar dinleri yani kendi örgütlenme yapıları ve insan ve toplum ilişkileri üzerinde gelişmek yerine, kendilerine yaşam ve özgürlük alanı açmak için muhafazakar siyasi partileri takip ederek politikada radikalleşerek gelişiyorlar ve takip ettikleri muhafazakar partilerin ölçüsünde veya çok gerisinde gerisinde bir demokrasi yani toplumsal yaşam, adalet, bireysel özgürlük ve yaşam bilinçleri oluyor.
Sonuç olarak yasaklar bir çözüm değildir, çözüm bu tarikatlere ve cemaatlere gidenlere ülkedeki demokrasi ve laiklik kurallarının benimsetilemesidir.
Bu başta muhafazakar ideolojiye saygı duymakla başlar ve çeşitli yasalarla tarikatlaşan/cemaatleşen dini vakıflara demokrasi ve laiklik açısından çeşitli denetlenme şartı getirilebilir ve bu vakıfları açan ve yönetenlere demokrasi ve laiklik eğitimleri bir zorunluluk olarak verilebilir.
0 Yorumlar