Türkiye'de halkımızın da siyasetçilerin de cehaletleri ve çıkmazları yıllardır hep aynı ve bazı konularda toplum olarak hiç mi hiç değişmiyor ve gelişmiyoruz. Hep aynı gereksiz, sahte, iki yüzlü ve inkarcı kişi ve konular var ülke siyasetimizde.
Malum, bu aralar Türkiye siyasetinde farklı bir şeyler oluyor; bir parti ve bir isim ülkede çarpıcı şekilde konulara derinlemesine bakışı ve ilkesel söylemleri ile öne çıkıp, halkın büyük desteğini alıyor. Bu parti eleştirileri ve vaadleri ile iktidardan çok, mevcut; yıllardır değişmeyen ve gelişmeyen muhalefeti de değişime zorluyor.
Bu isim malum Ümit ÖZDAĞ.
Deyim yerindeyse siyasette bir Ümit Özdağ fırtınası esiyor; özellikle internette, o ve onun partisi hakkında çok büyük tartışmalar dönüyor.
Son 10-15 yıldır hep aynı muhalefet liderlerini ve aynı siyaset tarzını gördüğümüz için belkide, Ümit ÖZDAĞ farklı tarzı ile ilgi gören bir parti lideri olarak çok fazla dikkat çekiyor. Özellikle YouTube kanalları onu çok fazla konuk ediyor. Onunla yapılan söyleşiler yüksek tansiyonlu geçiyor ve gördüğümüz kadarıyla sohbetlerde ona hep aynı şeyler soruluyor. Ve onu eleştirmek için, genelde aynı yerden; aşırı milliyetçilik yani ırkçılık vurulmaya çalışılıyor; .
Tamda ve sanki halkın tek derdi ve esas merak ettiği ve en çok duymak istediği vaad buymuş gibi sürekli kendisine "ırkçı mısınız?" diye sorular soruluyor ve o da her seferinde kendisini "hayır" diyerek savunuyor ve Atatürk milliyetçiliğini esas aldığını ekleyerek, normal bir vatansever olduğunu dile getiriyor.
Bu olup bitenleri izleyenlerden hiç kimse de çıkıp : "Bu sorduğunuz soru da bir şey mi ?" demiyorlar.
Çünkü; komüniste devrimci misiniz, liberale toplumculuk karşıtı mısınız ya da muhafazakara yasakçı mısınız diye sormak kadar saçma bir soru aslında bu...
Elbette milliyetçiler az veya çok bir noktaya kadar ırkçıdırlar. Çünkü milliyetçilik dozu çok kolay ayarlanabilen bir ideoloji değil, tıpkı muhafazakarlık gibi içinde çokça inanç ve fanatizm vardır. Bu yüzden birine ırkçı mısınız diye sorup samimi bir cevap almayı beklemekte büyük aptallık örneği.
Bu yüzden Ümit Özdağ'a sorulan bu soru çok gereksiz ve faydasız aslında.
Ümit ÖZDAĞ Kimdir?
Ümit ÖZDAĞ ayrıca yakın zamana kadar yine bu darbeyi yapanlar içinde yer alan, Milli Birlik Komitesi'de yer alan, sonrası MHP'yi kuran eski bir subay Alparslan TÜRKEŞ'in partisi olan MHP'nin bir milletvekili idi ve MHP'den atıldıktan sonra İyi Parti'nin kurucuları arasında yer aldı ve sonrasında oradan da ayrılıp kendi partisini kurdu.
Ümit Özdağ'a Asıl Sorulması Gereken Soru: Militarist misiniz?
Bu yüzden kendisine sorulması gereken asıl soru : "Militarist misiniz?" olabilirdi veya ikinci bir soru olarak "Derin devletçi misiniz?" diye de sorulabilirdi.
Militarizm Nedir?
Militarist misiniz? diye sormak, bilmeyenler için anlatalım kısaca, militarizm; en iyi yönetim biçimin demokratik sivil bir yönetim değil, askeri yönetim olduğunu savunan veya direkt yönetemese de askerin siyasette bir şekilde yer aldığı ve ülkemizdeki gibi ülkenin güvenliği kadar rejiminde teminatı olarak var olmasını ve demokrasiye çok fazla güvenilmemesi gerektiğini savunan görüş.
Bu yüzden Ümit Özdağ'ın kendisine : "Tam bir demokrat mısınız ve halkın demokratik terchine karşı demokratik olmayan şekillerde siyaset yapar mısınız ve nereye kadar demokratsınız?" diye sormak daha doğru olurdu.
Çünkü; Atatürk Milliyetçiliği ülkemizde geçen son 50-60 yıl içinde, ilk darbe olan 27 Mayıs 1960 darbesinden bu yana, hep militarist amaçlarla istismar edilmiş; ülke demokrasi, halkın güvenliği veya ülkenin bağımsızlığı için darbenin şart olduğu savunulmuş ve bu anlamdaki milliyetçilik halka, insan haklarına, hukuk ve demokrasiye karşı yapılan bütün yasakçı ve dayatmacı kötülüklerde bir sığınak olarak kullanılmıştır.
Kısacası, Atatürk Milliyetçiliğini savunanların çoğusu militarizmi demokrasinin üzerinde görmüş ve darbeleri demokrasinin devamı için gerekli görmüş ve darbeler sürecince yapılan demokrasi, hukuk ve insan hakları karşıtı şeyleri de bir şekilde savunmuş ya da darbe ile beraber olan bütün bu yanlışları bir sorun olarak görmemişlerdir.
Militaristler Türkiye'ye Ne Bedeller Ödetmiştir.?
Atatürk'ün de bir asker olmasından dolayı Atatürk milliyetçiliği özellikle demokrasiye inanmayan halkı ve ülkeyi katı yasakçı bir devletçilik ile yönetmek isteyen militaristlerin bir oyuncağı olmuş ve milliyetçilik ülkemizde demokrasi ve özgürlükleri kısıtlayan anlamda, halka karşı kullanılmıştır.
Türkiye'nin gelişmesi için demokrasiye ve özgürlüklere yani halkın doğal inisiyatifleri ve özgür sağduyusuna ve tercihlerine inanmayan ve kendisini halkın da üstünde gören ne kadar siyasi ahlak ve demokratik değer yoksunu elitist(seçkinci) varsa, hepsi bir şekilde Türk Milliyetçiliği arkasına gizledikleri hukuk ve demokrasi karşıtı militarist ve elitist ideolojileri ile halka karşı siyaset yapmışlardır.
Ülkedeki siyaseti bir şekilde özgürlükleri ve demokrasiyi insan haklarını askıya alıp hukuğu ele geçirip siyaseti arkadan hep yönetmişlerdir ve sürekli derin devlet operasyonları yapmış, demokrasiyi savunan tüm siyasetçileri de, başta Demirel, Ecevit, Erbakan gibi siyasetçileri militarist baskıcı yasakcı ideolojileri ile baskı altına alıp sindirmeyi başarmışlardır.
Kısaca, militarizm azınlık bir grup elitist subay ve sivil/bürokrat oligarşinin önderliğinde ülkemizde demokrasinin bir parçası haline getirilmiş, militarist devletçi uygulamalar siyasetçilerin ve halkın üzerinde bir tür faşizm kırbacına dönüşmüş ve bu militarist oligarşiler her seferinde Atatürk'de kullananarak "vatan - millet - sakarya" diyenleri de yanına alarak toplum üzerinde yıllarca baskı ve yasaklarla hüküm sürmüşlerdir.
Böylece militarist bir düzen oluşturduğu hukuksuzluk ortamı derin devleti doğurmuş ve ülkede hukuk yok edilerek demokrasi sakat bırakılmıştır. Çünkü insan haklarını ve özgürlükleri yok sayan devletçi bir içinde demokrasi olamaz. Var olan bu tür bir demokrasi gerçek bir demokrasi değil askeri vesayet altında sahte bir demokrasidir.
Bu militarist oligarşi(askerci elitist sınıf) ülkemizdeki her alanı yasak ve baskılarla dizayn etmiş; sanatı, kültürü, bilimi, eğitimi herşeyi farklı ve özgür fikir olmayacka şekilde yasaklar ve baskılar altında ezmenin yolunu hep bulmuş ve her 10 yılda bir darbe yaparak yasakçı faşist yasalarla maksimumum şekilde ülkeyi değişemez ve gelişemez şekilde sakat bırakmışlardır.
Ülkedeki tüm aydınlar, sanatçıları, eğitimcileri ve bilim adamlarını ve özellikle namuslu siyasetçileride siyasetten uzaklaştırıp ortalığı hukuksuzluğa ve yolsuzluğa inananlara bırakmışlardır.
Bu süreçte ise, varlığını devam ettirmek için bu askeri vesayete boyun eğip kendi sermayesini ve sınıfını oluşturmak isteyen, kendine milliyetçi diyen ama siyaset kültürü demokrasi olmayan tamamen hukuksuzluğa ve kabadayılığa ve hatta mafyalığı siyasei destur olarak gören derin siyasi yapılar oluşmuştur ki bu yapılar ilk kes Susurluk olayı ile ortaya saçılmış ve ülkenin milliyetçi ve militarist hukuksuklara nasıl teslim olduğu görülmüştür.
Kısaca, ülkemizde militarizm ve derin devletçilik toplumu baskı altında tutmanın yolunu arayanların ve kendi ideolojilerini hakim kılmak isteyenlerin söylemedikleri gizli ideolojileri ve demokrasi karşıtı silahları olmuştur. Bunu yaparken de bahaneleri de hep aynı olmuştur; "sağ sol kavgası"nı durdurmak.
İlk darbenin yapıldığı 1960'tan bu yana militaristler/derin devletçiler o kadar egemen olmuştur ki bu oligarşi yargıda bürokraside medyada her yerde ülkeyi yöneten gerçek güç sahibi olmuşlar; DGM ve MGK'lar ile siyaseti yönetmiş, ülkede "iç mihrak" diye aşşağılık ve demokrasi dışı bir kavram üretmişlerdir ve kendi halkını ülke içinde ülkeye tehdit görmüşlerdir..
Bunlar her zaman sayılarına göre çok daha büyük bir gücü temsil ederek ülkemizde her 10 yılda siyasette yargıda üniversitelerde medyada bürokraside birleşerek bir şekilde kendi ideolojilerini baskın hale getirip ülkede siyaseti belirlemiş hatta başörtüsünü bile yasaklayacak kadar ileri gitmiş ve topluma ve siyasete sürekli darbeler yapmışlardır.
Zaten Türkiye'nin temel sorunu da buydu taki 2016'ya kadar.
Ülkemizde hep bir şekilde demokrasi ile başa gelemeyenler buna CHP'de dahil, hep bir şekilde darbe kovaladı ve darbe yapacaklardan medet umdu.
Sonuç olarak, Ümit Özdağ'dan ırkçılığın değil militarizmden uzak olduğunu sözünü almak gerek. Çünkü ırkçılar ülkemizde askerden güç almadıkça ve askerin gözetiminde devleti kullanmadıkça bir şey değildirler.
0 Yorumlar