{ads}

10/recent/ticker-posts

Ad Code

Diğer Projelerimiz

6'lı Masanın Aday Çıkaramamasının Asıl Sebebi Kişisel İhtiraslar mı?


Herkes 6'lı muhalefet ittifakının duyurulmasından sonra cumhurbaşkanı adayının da hızla açıklanacağını sanıyordu, ama olmadı ve 1 yıla yakın zaman geçse de ısrarla ortak bir aday duyurulmadı.

 


En son Demokrat Parti başkanı UYSAL adayın 6'lı masadan çıkması gerektiğine inandığını ve dışarıdan birisi olmaması gerektiğini ifade etti. 

Bu açıklama şimdiye kadar masada olanları anlamamız ve neden aday çıkarılmadığını bilmemiz için çok önemli bir ipucu.

Bir anlamda bu açıklama, ittifakın görünenin aksine ne kadar zayıf ve ne kadar yüzeysel olduğunu ve bugüne kadar masada konuşulan ama görünmeyen şeylerin, büyük pazarlıklarının ve masadaki her partinin iç hesaplarının ne boyutta olabileceğini gösteriyor..

Basit bir mantıkla bakarsak,  Türkiye siyasetinin genel olarak zaten halka hizmet ve ülkenin gelişimi için değil, bir kaç yaşlı adamın ülkemizde uzun süredir devam eden bazı ideolojik emelleri uğrunda yaptıkları kavgadan oluştuğunu görüyoruz, ki onlar bu siyasi kavgaya "davamız" diyorlar ve bu uğurda ülkemizde yapılan siyasetin, bir noktadan sonra "dava" olmaktan çok siyasetçilerin kendilerini kurtarma amacıyla ve kişisel ihtirasları doğrultusunda yapıldığı zaten biliyoruz..

Türk Siyasetinin Koalisyon Düşmanı Doğası ve 6'lı İttifakın Bedeli

Ülkemizde ilk defa bu düzeyde büyük bir demokratik katılımın, büyük bir konsensüsün yani 6'lı bir koalisyonun olması da, bu kişisel ihtirasların ortadan kalktığı anlamına gelmez. Hele hele bu koalisyon bir kişiyi siyaseten devirmek amacıyla kurulmuşsa ve bu masanın kurulma sebebi daha öncesinde demokrasinin bir gereği olarak halka hizmet değilse, yapılan bu koalisyonun demokratik bir uzlaşı ile değil, siyasi dava savaşlarının bir zorunluluğu sonucunda olduğunu ve siyasetçilerin birbirlerini yenmek için yapıldığını gösterir.

Ülkemizde şartlar ne olursa olsun, geçen 100 yıla yakın zamanda demokrasi kültürümüz neredeyse hiç oluşmadığı için, mevcut siyasetçiler "siyasi dava" maskesi adı altında kişisel ihtirasları peşinde koşuyorlar ve bu kişisel ihtiras ve koltuk sevdası Türkiye siyasetinin doğası ve gereği 6'lı masa ittifakında da ortaya çıkıyor.

Bu anlamda masadaki herkesin dışarıdan bir aday çıkarıp, o adayın büyük demokratik uzlaşısı çatısı altında halk ve ülkeye hizmet etmesi o kadar kolay değil. Yani bir süreliğine bile en azından siyasi davalarında bir fedakarlık yapıp ülkedeki sorunlara çözmek için çalışmaları o kadar kolay değil. Nihayetinde masadaki herkes için temel hedef bu masadan kendi partileri ve şahısları adına önemli bir siyasi kazanımlar elde etmek.

6'lı Masada Dışardan  Ortak Bir Aday Çıkarmak ve Kazanmak Başarı Değil Yenilgi Olarak Görülüyor!


Çünkü masadaki herkes bir makam ve mevki istiyor yeni oluşacak parlementer sistemdeki hükumette... Ve amaç bir koalisyon hukümeti. Örneğin, muhtemelen Babacan ekonomiyi, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı'nı, Akşener Başbakan'lığı Davutoğlu dış işlerini, Uysal eğitim bakanlığını ve iç işlerini'de Karamollaoğlu istiyor. 

CHP ve İyi Parti ile beraber diğer küçük yüzdeli 4 partinin bu sebeplerle hepsinin dışarıdan bir aday belirlenmesini istemediği çok açık. 

6'lı İttifakın İçindeki 4'lü İttifak Gerçeği

Şöyle ki, eğer böyle bir şey olursa, mesela CHP ve İyi Parti Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ı aday gösterirse ve 4 diğer ittifak üyesi bunu kabul ederse ve seçim kazanılırsa masadaki diğer 4 parti kendileri için bir yenilgi olacağını düşünüyorlar.  Böyle düşünenler de elbette belirli bireysel siyasi ihtirasları olan en başta DAVUTOĞLU, BABACAN, KARAMOLLAOĞU ve UYSAL.

Çünkü oyları toplamda %10 olsa da bile bu 4 parti masada kapladıkları yerden ve olduklarından daha çok şey istiyorlar. Çünkü eski ortakları ERDOĞAN'ı kendileri olmadan kimsenin yenemeyeceğini düşünüyorlar ve üzerinde anlaştıkları yeni bir parlamenter sistem var ve bu sistemde oluşacak hükumetin eskisinin benzeri bir şey olmasını istemiyorlar.  Eğer dışardan bri aday seçilir bu adayın partisi kimse yeni iktidarın sahibinin de %100 o parti olacağını ve kendilerinin dışlanacağını ve kendilerine bir şey verilmeyeceğini düşünüyorlar.

Kısacası, bu 4 lider seçim sonrası CHP ve İYİ PARTİ tarafından kullanılıp atılıp yok sayılmak istemiyorlar ve ERDOĞAN yenilecekse kendileri sayesinde olacağını düşünüyor ve bunun karşılığında yeni hükumette reelde önemli mevki ve makamlar istiyorlar. Yani amaçları asla partilerini uzun vadede bu ittifak içinde oy olarak büyütmek ve 1. parti yapmak değil, sadce gelecek dönemdeki siyasete ortaya koydukları etkilerini büyütmek ve büyük etkilerinin karşılığını da mevki almak istiyorlar. İçlerinde sadece BABACAN tek başına en büyük parti olmak istiyor diğer 3 parti liderinin partileri için 1. parti olma hedefi yok.

4'lü merkez sağ veya muhafazakar ideolojili diyebileceğimiz bu partilerin  asıl derdi sandığınız gibi ERDOĞAN'ı yenmek de değil, çünkü reelde ideolojik olarak ERDOĞAN'a CHP ve İyi Parti'den daha yakınlar. Konjonktür gereği sadece şuan ERDOĞAN'la kavgalılar ve ondan intikam almak için milliyetçi İyi Parti ve sosyal demokrat CHP ile flört ediyorlar. Hepsi bundan ibaret. Sorsan 4 partide CHP 'yi bir kaşık suda boğmak isteyecek kurucu ideoloji ile kavgası olan ideolojik hastalıkları olan partiler.

Bu yüzden çıkacak adayın ve kazanacak adayın üzerinde daha önce anlaştıkları ve aylardır tartıştıkları söz aldıkları şekilde masadan biri olmasını istiyorlar, Çünkü masadan bir aday çıkarsa yarın kazandıkları zaman bir bağlayıcılığı olur diye düşünüyorlar.

Şöyle ki, dışarıdan gösterilen bir aday eğer İMAMOĞLU veya YAVAŞ kazanırsa bu masanın dağılması anlamına geliyor onlara göre çünkü; bu iki isim vekil bile değil ve masada hiç bulunmadılar. Hal böyle olunca DAVUTOĞLU, BABACAN, KARAMOLLAOĞU ve UYSAL.o kadar uyanık ki seçim sonrası kenara atılacaklarından korkuyorlar ve bu yüzden bu iki adayı da istemiyorlar.

Bunu önlemek içinde cumhurbaşkanının masadan biri olması gerektiğini en sonunda ağızlarından kaçırdılar. Böylece masadan kazanan bir cumhurbaşkanına karşılık masada olan diğer herkese birer mevki makam verilmesi gerektiğini düşünüyorlar. 

Yani KILIÇDAROĞLU'lunun cumhurbaşkanı MERAL AKŞENER'in başbakan olduğu bir düzende zorunlu olarak kendilerininde belli mevkileri elde edeceklerini düşünüyorlar yani BABACAN ekonomiden sorumlu Davutoğlu Dışişleri ve Karamollaoğlu ve Uysal'a iç işleri veya eğitim bakanlığının verilmesi gibi.

KILIÇDAROĞLU kendisinin Önüne Geçecek Yeni Bir Muharrem İnce Mevzusu Daha İstemiyor!

Masayı zorlayan ikinci gerçek ise, Kılıçdaoğlunu'nun da dışardan bir aday istemiyor olması ve aday olarak kendini düşünüyor olması.

KILIÇDAROĞLU'nun dışardan bir aday istememesi bir çok kişisel sebebi var elbette. Dışaran biri aday yapılırsa KILIÇDAOĞLU yaşının, mücadelesinin ve tecrübesinin karşılığını alamamış olacağını düşünüyor ve İMAMOĞLU veya YAVAŞ'ın gölgesinde kalmaktan korkuyor çünkü bunu daha önce Muharrem İNCE ile yaşadı ve partide hiç kimsenin bundan sonra kendi önüne geçmesine izin vermek istemiyor.

 


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yorumlar